TARSUS'TA GEZİLECEK YERLER
ASHAB-I KEHF
Yedi uyurlar mağarası olarak da anılan mağara yedi gencin dinsel baskılardan kaçıp sığındıkları ve uzun yıllar sonra uyandıkları bir yer olarak bilinir
BİLAL-İ HABEŞİ
Arap ordularının Tarsus'u fethi sırasında Hazreti Peygamberin müezzini olan Bilali Habeşi, şimdiki mescidin bulunduğu yerde ezan okuyup namaz kıldırmıştır. Kutsal sayılan bu yerde mescit ve kuyu yaptırılmıştır.
DANYAL PEYGAMBER MAKAMI
Camide Danyal Peygamberin mezarının bulunması nedeniyle Makam-ı Şerif Cami olarak da anılır.
DONUKTAŞ ROMA TAPINAĞI
2. yüzyılda Kilikia’nın başkenti olan Tarsus’ta, bölge birliğini simgeleyen birlik tapınağı olduğu ya da Tarsus’un kurucusu ve baştanrısı Sandan(Sandon)’a ( Herakles / Baal / Tarz) adanmış olabileceği ileri sürülmektedir.
ESKİ CAMİİ
Kiliseden camiye çevrilmiş bir yapıdır. Eski Cami, Kilise Camii veya Baytemür Camii isimleriyle tanınır. İnşa tarihi konusunda da farklı görüşler vardır. 2. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar geniş bir aralığa tarihleyen kaynaklar vardır. Bazı kaynaklarda 1360'da Seyfeddin Bay-Temur el Harizmi'nin kiliselerden birisini camiye dönüştürdüğü ve bu nedenle "Bay-Temür Camii" adıyla anıldığı yazılıdır. Bazı kaynaklarda ise, 1415 yılında Ramazanoğlu Şebabettin Ahmet Bey'in kiliseyi cami haline getirerek yanma bir minare eklediği kayıtlıdır.
EYÜBOĞLU KONAĞI
Tarsus’un yeni gözde merkezlerinden biri de Eyüboğlu Konağı Sergi Salonu’dur. Radyo Koleksiyoneri Eyüphan Eyüboğlu tarafından Şehitkerim Mahallesi, Kırkkaşık Bedesten civarı Kadın Doğum Hastanesi arka sokağında 1951 yapım taş bina aslına uygun restore edilip müze konseptinde sergi salonu haline getirilen mekânda; 328 adet 1890 yılından laterna, fonograf radyo, gramofon eski antika eşyalar, rozet çan, kibrit pul, kartpostal maskot gibi eserler sergileniyor. Eyüphan Eyüboğlu’nun 40 yıldır biriktirdiği tüm ürünler çalışıyor ve plak dinletisi tarihçesi anlatılarak geziliyor. Butik kafede ayrıca çay kahve kek kurabiye meşrubat hizmeti sunuluyor.
KIRKKAŞIK BEDESTENİ
Ulu Cami'nin batısında bulunan 1579 yılında Ramazanoğlu İbrahim Bey tarafından Ulu Cami ile birlikte yaptırılmıştır. Ulu Cami'nin doğusunda yer almaktadır, imarethane olarak uzun yıllar kullanılmıştır. 1954 yılında restore edilerek çarşı haline getirilmiştir.Yapı, batı girişinin iki yanında yer alan iki kubbe ve tonozla örtülü dükkânların duvarlarına binen mermerlerin taşıdığı beş kubbe ile örtülüdür. Orta kubbesinde aydınlık feneri bulunmaktadır. Kubbeyi taşıyan kemerler sivri, giriş kapılarının kemerleri ise yayvandır. Dükkanların ikisi yayvan kemerlerle orta mekana açılır. Friz süsü olarak kullanılan motifler, yerli halk tarafından sapsız kaşıklara benzetildiğinden Beyaz Çarşı'ya Kırk Kaşık da denilmektedir.
KLEOPATRA
Antik şehir kapısı Tarsus'un Mersin tarafındaki girişin geniş bulvarı üzerinde ve Mısır'ın ünlü kraliçesi Kleopatra'nın adını taşımaktadır. Mısır'ın ünlü Kraliçesi Kleopatra'nın Romalı General Antonius ile Tarsus'da buluşmak üzere geldiklerinde, o zamanın limanı olan Gözlükule de büyük bir törenle karşılanarak, Deniz kapısından kente geldikleri söylenir. Bu nedenle Deniz kapısına Kleopatra kapısı da denilir. Deniz kapısı daha sonraki yıllarda yıkılmış, yerine devşirme taşlardan bugünkü kapı yapılmıştır. Son yıllarda yapılan restorasyonla kapının orjinal özelliği kalmamıştır.
KUBATPAŞA MEDRESESİ
Tarsus kent merkezinde, Ulu Camii’nin yaklaşık 150 m. kuzeydoğusunda bulunmaktadır. Ramazanoğlu Beyi Kubat Paşa tarafından geleneksel Selçuklu mimari tarzında yaptırılan eser, yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşılabilen tarihi eğitim ve öğretim merkezleri arasında nadide bir yere sahiptir. Düzgün kesme taştan dikdörtgen planlı inşa edilmiş yapı, mimari olarak açık avlulu medrese planına sahip olup, batıda dışa çıkıntı yapan ana giriş kapısı ile dikkat çekmektedir. Açık avlulu ve tek katlı yapıya bir portalden girilmekte ve giriş eyvanından avluya geçilmektedir. Giriş eyvanın tam karşısında ise ana eyvan yer almaktadır. Her iki eyvan da birer kubbeyle kapatılmıştır. Binanın ortada bulunan avluya açılan 16 tane odası mevcuttur. Kubat Paşa Medresesi, bugün Tarsus Müzesi olarak kullanılmaktadır.
NUSRET MAYIN GEMİSİ
Çanakkale Savaşları sırasında boğaza döşediği mayınlarla savaşın kaderini değiştiren Nusret Mayın Gemisi, Mersin’in Tarsus ilçesinde kendi adını taşıyan parkta sergilenmektedir. Nusret Mayın Gemisi, restore edildikten sonra 2003 yılından bu yana sergilendiği parkta ziyaretçilerini tarihi yolculuğa çıkartıyor. Parkta sadece Nusret Mayın Gemisi değil; Seyit Onbaşı’nın heykeli, Dur Yolcu şiirlerinin kitabeleri, balmumu heykeller gibi Çanakkale Savaşı’na ait birçok detay da bulunuyor.
ROMA HAMAMI
Kentin merkezinde anıtsal antik bir yapı kalıntısı olarak göze çarpar.Tuğladan örülü, altından motorlu araçların da geçebileceği büyük kemer ve hamam duvarlarının bir kısmı, 19.yüzyıla ait konutların içinde kalmıştır. Bu kalıntılar, Roma döneminde kente teraziler ve kemerlerle su getirilmesinden sonra inşa edilen hamam kalıntısına aittir.
ROMA YOLU
Antik Roma Yolu (Sütunlu Cadde), batısında yer alan Yeni Tarsus Müzesi ile uyumlu görsel bütünlük oluşturmakta ve kentteki medeniyetin izlerini tüm muhteşemliği ile sergilemektedir.
ROMA YOLU SAĞLIKLI KÖYÜ
Roma yolu, Tarsus'a 15 km uzaklıkta Sağlıklı köyünün yukarı kısmında bulunmaktadır. Roma yolu yüksek bir yerde olup, buradan Tarsus ve civarı sahile kadar görülebilmektedir. Yolun genişliği 2.94 ile 3.00 metre arasında değişmektedir. Sağlam kalan yerlerin uzunluğu 3 km kadardır.
SAINT PAUL KİLİSESİ
Şehitkerim Mahallesinde bulunan St.Paul Kilisesi, Ortodoks Arap-Rum Cemaati tarafından 1850 tarihinde yaptırılmıştır. 1993 yılına kadar farklı amaçla kullanılan taşınmaz 1997 yılında başlatılan restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları 2001 yılında tamamlanarak kilise, “Anıt Müze” olarak ziyarete açılmıştır.
SAINT PAUL KUYUSU
Aziz (St.) Paul Kuyusu» olarak tanımlanan tarihi yapı, Aziz Paul’un yaşadığı evin bulunduğu yer olarak kabul edilen bir avluda bulunmaktadır
TARİHİ TARSUS EVLERİ
Rum ve Müslüman evlerinin birçoğu ayakta ve aynı mahallenin içinde. Tarsus'taki geleneksel yapılar tamamıyla yöredeki malzemeler kullanılarak yörenin ustalarınca yapılmıştır.
TARSUS MÜZESİ
Tarsus, 7 bin 500 yıllık kesintisiz bir kültür dokusuna sahiptir. İlçenin tarihi ve kültürel değerlerini yerli ve yabancı ziyaretçilere sunabilmek amacıyla Tarsus Müzesi, 1970 yılında Tarihi Kubatpaşa Medresesi’nde hizmete açıldı. Birkaç yer değişten Tarsus Müzesi son olarak Aralık 2020 yılında eski Adliye Binasına taşındı. Müzede, Çukurova kültürünün önemli bir parçası olan Tarsus ve yöresine ait eserler sergileniyor. Müzede ayrıca bir de Tarsus evi Köşesi oluşturularak geçmiş ev kültürü günümüze yansıtılmıştır. Günlük hayatın geçtiği evde kadının yeri ve dünyası ile sofra kültürü canlandırılmıştır.
TARSUS ŞELALESİ
Akdeniz'e dökülmeden önce Tarsus Ovası'nda geniş yaylar çizen Berdan, (antik Kydnos) aynı zamanda Tarsus'un kurulmasında önemli tercih sebebidir. Soğuk su anlamına gelen Berdan, aynı zamanda kentin 4 km. kuzeyinde doğal bir güzelliği de barındırmaktadır. Bizans İmparatoru Justinyen (M.S. 527-565) tarafından yatağı değiştirilirken, aslında Roma Dönemi sonlarına dek kullanılmış nekropol alanında geniş ve yüksek bir çağlayana dönüşmüştür. Kenti su taşkınlarından korumak için yapılan bu çalışma sonunda bugün yaklaşık 15 m. yükseklikteki konglomera kayalıklardan dökülen su, özellikle kış ve bahar aylarında karların erimesiyle en yoğun debisine ulaşmaktadır.
TARSUS TAŞKUYU MAĞARASI
Taşkuyu Mağarası, Tarsus'un yaklaşık 10 km kuzeybatısında bulunuyor. Mağara, Permo-Karbonifer yaşlı mermerler ile bunları örten Miyosen yaşlı kireçtaşları dokanağında gelişmiştir. Mağaranın girişi deniz seviyesinden 214 metre yükseklikte ve bilinen toplam uzunluğu 470 metredir. Yüzeye son derece yakın bulunan mağarada sıcaklık 19.5 – 24 derece arasında ve nisbi nem yüzde 77 ile 89 arasındadır. Mağara birbirine bağlı galerilerden oluşmaktadır. Bu galerilerde sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damla taşları, örtü damla taşları ve havuzların etkileyici örneklerini görmek mümkündür.
ULU CAMİİ
Cami-i Nur adıyla anılan ve bulunduğu semte de Cami-Nur ismini veren bu cami, Tarsus merkezinde yer alan Türk-İslam sanatının önde gelen eseridir. 1579 yılında Ramazanoğulları'ndan Piri Paşanın oğlu İbrahim Bey tarafından yaptırılmıştır. Selçuk-Osmanlı üslubunda tek şerefeli minaresi olan camii yapımında tümüyle kesme taş kullanılmıştır. Avlu taş levhalarla kaplı olup ortada (H.1323) tarihli onarım kitabesi bulunan bir şadırvanı mevcuttur.